Hoca Efendim -5

4 Şubat 2001 sabahı hafta sonu yatılı kurs düzenlediğimiz çocukların başında kalırken saat 04.00 sularında Bayram Abi gelerek beni uyandırdı. Ağlamaklıydı. Hayırdır dediğimde  ‘Hocamız Avustralya’da trafik kazasında vefat etmiş’!!! Bir an donup kaldığımı hatırlıyorum. ‘İnna lillahi ve inna ileyhi raciun’.

Gönüllere ateş düştü, haneleri hüzün kapladı, gözlerden yaşlar aktı, artık gemiler sığınacak limandan yoksun kalacak. Hocam diyerek çare arayanlar yasta! Ağızların tadını kaçıran ölüm bu sefer bütün alemleri öksüz bıraktı. Ta Avustralya’da meydana gelen elim kaza! her yerde meydana geldi. Ateş sadece düştüğü yeri yakmadı…

Hoca Efendim -4

          Sabah namazını kılmak üzere günlerce uğraşıp mescid haline getirdiğimiz mahallede ki lokale gittim. O sıralar uzun süredir bir fabrikada çalışıyordum. Hoca Efendi İsveç’e yeni gelmişlerdi. Mescidi açtım ve Hoca Efendinin gelmesini beklemeye başladım. Hoca Efendi geldiler, sünnetler kılındı, sıra farza gelince ben içimden Hoca Efendi şimdi bana dönecek müezzinlik yap diyecek. Aynen öyle oldu döndüler ve ‘kamet getir’ dediler. Ertesi sabah ben yine içimden bu sabah Hoca Efendi namazı bana kıldırtır dedim. Döndüler ve bana namazı kıldır dediler. Ondan sonraki sabahlarda da hep ben kıldırdım. Namazın akabinde yapılan sohbetlerde ben bir kaç gün Hoca Efendiyle hep gönlümden konuştum. Arkadaşlara bu durumu söyleyince maalesef bu durum kesiliverdi.

Hoca Efendim-3

          Çanakkale’de vakıf ve dernek işlerini deruhte ederken 28 Şubat sürecinde tabi ki şartlarda bozulmalar oldu. Acaba ne yapabilirim çareleri ararken tekrar öğretmenliğe dönmek veya İsveç’ten yapılan daveti istişare etmek üzere Rahmetli Hoca Efendiyi aradım. Kendileri o sıralar Avustralya’daydı. Telefonda durumumu arz etim. İsveç’e gitmemi emir buyurmaları üzerine ; ‘Efendim müsaade ederseniz Türkiye’de kalayım oraya gitmek istemiyorum’ dedim. Kızdılar ‘sen oraya gideceksin ’dediler. Bunun üzerine gemileri yaktık tası tarağı toplayıp çoluk çocuk her tarafın karlarla kaplı olduğu bir günde Stockholm’e vardık ve evimize yerleştik. Tabi çekenler bilir gurbet hele çoluk çocuk da olunca hiç kolay değildir. Çocukların oraya varmayla nasıl çaresizleştiğini, okulda nasıl donuk donuk bakıştıklarını hatırladıkça içim sızlar.

Hoca Efendim-2

       Stockholm’de görev yaptığım camide sabah namazını rahmetli Hoca Efendiyle beraber kıldıktan sonra her sabah yaptığımız gibi kahvaltı yaptık. Allah selamet versin ekmek fabrikası ve satış yerleri olan Mustafa Tümtürk kardeşimin o her çeşit harika ekmeklerini anmadan geçmek olmaz. Hazırlanan mütevazı kahvaltı sofrasında muhabbet edilir, karşılıklı konuşulurdu.

       O sıralar misafir olarak bulunan ve memleketi Kulu’ da esnaflık yapan Mehmet Amca da namaza ve sofraya iştirak ederdi. Hoca Efendi Mehmet Amca’ya dedi ki; ‘bir insan için en vazgeçilmez nedir bilir misin?’ Ve arkasından eklediler. ‘Bir insan için havadan da, sudan da yemeden içmeden de anadan babadan da önemli ihtiyaç hocadır. Zira ana baba insanın dünyası için uğraşır ama hocalar ahiretini kurtarmak için uğraşır…’