Divan-I Mevlâna Hâlidi Bağdadî

       Prof. Dr. Mustafa Kara’nın harika bir çalışması var. “Metinlerle Günümüz Tasavvuf Hareketleri.” Osmanlının son dönemleriyle günümüze kadar gelen zaman dilimini özellikle tasavvufi geleneği inceleyen yazarımız çok faydalı bir çalışma yapmış. Okudukça coğrafyamız üzerindeki değişimi görebilir, tasavvuf erbabının değişimini ve çilelerini ve aynı zamanda gelişen şartlar karşısındaki yeni yol haritalarını fark edebilirsiniz.
Mustafa Bey çok ciddi çalışmalarının neticesinde ilginç bilgiler sunmuş. Bugün Türkiye gündeminde yer işgal eden bazı zevatın geldikleri köken ve meşreplerin bilgisine ulaşabilirsiniz.

HaberlerDuyurular

       Prof. Dr. Mustafa Kara’nın harika bir çalışması var. “Metinlerle Günümüz Tasavvuf Hareketleri.” Osmanlının son dönemleriyle günümüze kadar gelen zaman dilimini özellikle tasavvufi geleneği inceleyen yazarımız çok faydalı bir çalışma yapmış. Okudukça coğrafyamız üzerindeki değişimi görebilir, tasavvuf erbabının değişimini ve çilelerini ve aynı zamanda gelişen şartlar karşısındaki yeni yol haritalarını fark edebilirsiniz.
Mustafa Bey çok ciddi çalışmalarının neticesinde ilginç bilgiler sunmuş. Bugün Türkiye gündeminde yer işgal eden bazı zevatın geldikleri köken ve meşreplerin bilgisine ulaşabilirsiniz.

       Prof. Dr. Mustafa Kara’nın harika bir çalışması var. “Metinlerle Günümüz Tasavvuf Hareketleri.” Osmanlının son dönemleriyle günümüze kadar gelen zaman dilimini özellikle tasavvufi geleneği inceleyen yazarımız çok faydalı bir çalışma yapmış. Okudukça coğrafyamız üzerindeki değişimi görebilir, tasavvuf erbabının değişimini ve çilelerini ve aynı zamanda gelişen şartlar karşısındaki yeni yol haritalarını fark edebilirsiniz.
Mustafa Bey çok ciddi çalışmalarının neticesinde ilginç bilgiler sunmuş. Bugün Türkiye gündeminde yer işgal eden bazı zevatın geldikleri köken ve meşreplerin bilgisine ulaşabilirsiniz.

       Ray değişikliğiyle batı ve kültürüne fütursuzca açılan yeni Türkiye, kadim medeniyetine ve kültürüne de o denli kapılarını ve anlayışını kapatmış. Kitaptan öğrendiğimiz kadarıyla (Sahife:211 )  1928–1938 yılları arasında resmi olarak yayınlanan 7445 adet eserin sadece 19 tanesi din ile ilgilidir. Bunlardan beş tanesinin adı ise şöyledir.
       1-Türkiye’de Hıristiyanlık
       2-Budacılığı Hazırlayan Amiller
       3-Çin’deki Dinler
       4-Çinlilerin Dinleri
       5-Türk kozmogonisi.

       1943 yılına kadar ise “mezhepler ve tarikatlar” diye bir başlık bile kullanılamayan ülkemizde 1938–1948 yılları arasında özel olarak neşredilen tarikat ve tasavvufla ilgili 15 eserin ise 8 tanesi Alevilik ve Bektaşilikle ilgilidir. Yine adı geçen eserden öğrendiğimize göre Demokrat Parti iktidarıyla beraber rahatlayan ortamda yayınlanan dini eserler ise “Namazın Ruhu ( M.T. Sözüşen), Ramazan Rehberi ( A.Ş Karagöz), Din Dersleri ( Ö.F.Mardin)”  gibi genelde dini bilgiler mahiyetinde halkın hissiyatına tercüman olan eserler olmuş.

       Tabi ki takip eden yıllarda birçok eser neşredildi ve neşredilmeye devam ediyor. Mevlana Hâlid-i Bağdadî Hazretlerinin tesirleri hakkında araştırmalar yaptığım bu günlerde Abdülcebbar Kavak kardeşimin hazırladığı “ Divanı Mevlâna Halidi Bağdadî” elime geçti. A.Kavak üniversite yıllarımızda tanıştığımız aynı sofrayı ve idealleri paylaştığımız bir kardeşim. Öğrencilik yıllarında da çalışkan, ciddi, vakur bir arkadaşımdı. Çalışması da o denli güzel olmuş.

       Mevlana Halid-i Bağdadi Hazretleri hiç şüphesiz şia ve vehhabîliğe karşı mücadele etmiş önemli bir âlim ve geniş coğrafyaya tesir etmiş önemli bir mutasavvıf, önemli bir mürşid-i kâmil. Ama bu eserle de anlaşılacağı üzere gönül nameleri olan divan sahibi bir şair. Arapça, Farsça, Kürtçe, İbranice şiirler yazmış.

       Gönül ikliminden aşkla dökülen şiirler okudukça doğrusu insanı mest ediyor:
       Hezaran gül şikeftend ez nesim-i subh der yekdem
       Çû dilhâyı murîdân ez nigah-i kutb-i Rabbanî. 
       “Seher yeliyle bir anda binlerce gül açıldı. Tıpkı Kutub(büyük veli)’un bakışından müridlerin kalplerinin        açılması gibi.”* S.No: 36

       Tuba leke en arrese mahbûbî bik
       Evvelâ leke mâ reeyte mâ terâhu.

       (Resulullah (S.A.V) Efendimizin konakladığı yere hitaben)” Ne mutlu sana ki sevgilim bir gece sende konakladı. Vah senin haline ki gördüğünü bir daha göremeyeceksin.* S.No: 661

       Aşktan, şevkten, tasavvuf edebiyatından hoşlananlar için ve Nakşibendî neşvesini dileyenler için el altında tutulacak bir eser. Abdülcebbar Kardeşime bu eserle tanıştırdığı için çok teşekkür ediyor, çalışmalarında başarılar diliyorum.                 
  
 
   
 
         
Yazarın diğer yazıları:
 
ŞİMDİ KUR’AN ZAMANI!
SEFER DER VATAN!
GÖK KUBBEMİZ!
TA ARŞA ÇIKAR HER GECE ÂŞIKLARIN ÂHI!

 

Sebahattin BİLGİÇ
sebahattinbilgic@gmail.com

Edirne Mimar Sinan Vakfı

Takip Edin...

Haber & Duyuru

Sohbetler

Soru & Cevap

Sohbet Takvimi