Eskiler demişler ki ‘her çıkışın bir inişi, her inişin bir çıkışı vardır.’ Gezinmek güzel de evde evlad-u iyal bizi bekler. Biz de dostlarımızla ve biricik kızımla vedalaşıp güzel hatıralarla dönüş yolculuğuna başlıyoruz.
Suriye’de terminallerde uygulama hava terminalleri gibi. Girişte önce x-ray cihazlarından geçiyor, biletini pasaportla alıyorsun. Yerliler de kimliklerini göstermek zorunda. Tabi işlem bu kadar da değil. Otobüs terminalden ayrılırken listeler asker tarafından kontrol ediliyor.
Suriye’nin birçok bölgesinde dolaşmak İç Anadolu’da dolaşmak gibi. Yabancısı olmadığınız boz dağlar size elemli görüntü veriyor.
‘Halep oradaysa arşın burada’ sözünü hatırlayıp, Halep orada bizde orada olalım diyerek dört saatlik bir yolculuktan sonra Halep’e ulaşıyoruz. Güzel bir şehir ve daha tanıdık simalar. Burada Arapça bilmiyorum korkusu yaşamanıza da gerek yok. Esnaf size Türkçe konuşarak yardımcı oluyor. Hatta otellerde, restoranlarda, çarşıda Türkiye’den gelmiş misafirlere de rastlayabilirsiniz.
Akşam yemeği için girdiğimiz bir restoranda menüyü anlayamayınca garsonlara Türkçe bilen var mı diyoruz, gülerek diyorlar ki ‘’biz hep Türkçe biliriz.”
Halep’in çarşıları, caddeleri cıvıl cıvıl çok hareketli. Şehrin ortasında tarihi kale ise şehrin dokusuna ayrı bir güzellik katmış. Kapalı çarşılarda dolaşmak isterseniz, çok zaman ayırmalısınız. Halep’te tanıştığım ve rehberlik yaptığını söyleyen Ahmet ismindeki Türkmen kapalı çarşıların sokak uzunluklarının on dört kilometre olduğunu söyledi. Çarşıların içinde ne ararsanız var, ama bizim dikkatimizi en çok kasap dükkânlarının dışına bacaklarından asılmış koyunlar çekiyor. Bir diğer dikkatimizi çeken şey ise çarşı içindeki esnafa malzeme taşıyan eşekler ve daracık kapalı çarşı sokaklarında dolaşan nakliye araçları.
Suriye’de insanlar kavgadan uzak duruyorlar. Biri sesini yükseltince diğeri onu salâvata davet ediyor ve ortam yatışıveriyor.
Halep Osmanlı’nın önemli şehirlerinden. Zaten Balkanlarda da gezseniz, Ortadoğu’da da gezseniz Osmanlının gücünü görmeniz mümkün. Türkiye uzun yıllardan sonra yapması gerekeni yaparak Suriye ile hem ticari hem siyasi ilişkilerini geliştirdi. Bu ilişkiler daha da gelişmeli. Bizim hem tarihi misyonumuz bunu gerektirir, hem de ekonomik atılım yapmak istiyorsak, kendimizden ekonomisi daha düşük olanlara ihracat yapmamız, yatırım yapmamız daha mantıklı.
Eh yine yolculuk geldi çattı. Antakya’ya gitmek üzere bindiğimiz taksinin şoförü bir Türkmen. Üç müşterisiyle her zamanki seferlerinden birini daha yapma telaşında. Bizi sınıra doğru götürürken arkamıza bakıyor ve Âşık Garip’in dediği gibi ‘’işte geldim gidiyorum şen olasın Halep ‘’ deyip veda ediyoruz sessizce. Yüreğimizde ziyaretlerimizin huzuru ve neşesi ile sınır kapısından geçip Antakya’ya yol alırken; ‘’ esselamu aleyke ya büyük mücahit, ey gönüllerin sultanı, havarilerin destekçisi Habib-i Neccar diye selam vere vere Kuran-ı Kerim’de bahsedilen zata doğru hürmetle gidiyoruz…
Yazarın diğer yazıları:
ŞEHİTLERİMİZE ŞÜKRANLA…
EDİRNE’DEN ŞAM’A-3.
EDİRNE’DEN ŞAM’A-2.
EDİRNE’DEN ŞAM’A-1.
Sebahattin BİLGİÇ
sebahattinbilgic@gmail.com