Sizi hiç boz kırlar, uçsuz bucaksız ovalar, bağrında yeşilin tonlarını barındıran dağlar, ufkuna baktıkça iç açan denizler, kıvrım kıvrım akan şen nehirler kendine çeker mi?
Ya buruşuk yüzlü nasırlı elli, secde alınlı memleket insanına hasret duyar mısınız? Ya da ecdadın emanet bıraktığı medeniyetimizi yansıtan muhteşem eserler size nasıl seslenir? Hele gönlü büyük, sofrası açık dost eller, dost gönüller, dost gözler hasretiniz midir?
Memleketin her yeri bir başka etkiler insanı. Batısından doğusuna, doğusundan batısına, güneyinden kuzeyine hep başka başka ama çarpıcı, etkileyici manzaralar ve iklimlerle karşılaşırsınız. Bu güzel topraklarda toprağın üstü bir başka güzel, toprağın altındaki canlılık ise bir başka çekicidir. Bir tutkudur âşık gönüllerde Mevlana’nın huzurunda boyun bükmek, Habib-i Neccar’ın huzurunda “selam sana ey Kuran-ı Kerim’de öğülmüş kutlu şehid “diye seslenmek, Bayazıd-i Bestami’nin kabrinin bulunduğu etrafa hâkim tepede tefekküre dalmak, Eyüb Sultan’da hazla ürpermek…
İmam Şafi hazretleri şöyle seslenmiş;
Akıl sahipleri bir yerde oturup kalınca rahat edemezler
Öyleyse odunu ocağı bırak da dışarılara çık, seyahat et.
Yolculuk et, ayrıldığın bazı şeylere karşılık yeni güzel şeyler bulacaksın,
Yorul çünkü hayatın tadı çekilen yorgunluklardadır.
Su akarsa güzelleşir, akmazsa güzelliğini kaybeder…
Kuran-ı Kerim’in “yeryüzünde geziniz” sırrını kavramak için nice gönüllerde ateşli bir sevda olmuştur seyahat etmek. Başta peygamberler dolaşmış diyarları ve onların takipçileri nice veliler uzak diyarlara elçilerin kendilerine ulaştırdıklarını ulaştırmışlar. Dervişler sefer der vatan deyip zahiri menzilleri kat ederken batıni menzilleri, iç âlemlerindeki yolculukları tamamlamayı murat etmişler. Bişr Hafi’nin nasihati düstur olmuş hep:”Ey dervişler! Temizlenmek için seyahat ediniz. Zira su durulunca bozulur.
Efendimiz “seyahat ediniz sıhhat bulursunuz” buyurmuş. İnsanın yeni mekânlar, yeni eserler, yeni tecrübeler görmesi ve nice şahıslar tanıması ufkunun ve gönlünün açılması demek olsa gerek.
Birçok ziyaret vardır elbet. Nedenleri de farklıdır. Ama bir komşuyu bile ziyaret etmek durağanlıktan, belki kokuşmuşluktan uzaklaşmaktır. Hele uzak diyarlarda can dostlara seyahat etmek, paylaşmak ve kaynaşmak ve hele tanımadığınız ama var olduğunu bildiğiniz dostlarınızın sıcaklığı bir başka hazdır.
Öğrencilik yıllarımda dinlediğim sohbetlerden Mehmed Zahid Koktu Hazretlerinin şu sözünü not etmişim defterime: ”Gittiğiniz yerlerde teklifsizce kalabileceğiniz dostlarınız olsun.” Elhamdülillah Allah bize sayısız dostlar nasip etmiş. Ama bizim medeniyetimizde öyle güzellikler var ki bir Anadolu şehrinde çok rahat sahiplenirsiniz. Geçen günlerde yaptığım bir seyahatimde geceleyin Gaziantep’e gitmek için Adıyaman’dan yola çıktım. Yağmurlu, gök gürültü bir geceydi. Ve ben yolu şaşırmışım. Bir benzinlikte akaryakıt alan 25- 30 yaşlarında bir sürücüden yol sordum. Dedi ki: “ beni takip edin sizi Antep yoluna çıkarayım.” Besni ilçe merkezine kadar 15 km civarında takip ettim onu. Önümde durdu ve “ bu yol Antep yoludur ama gelin sizi misafir edeyim.” O gece o kardeşimde misafir kalamadım ama bu teklif beni mest etti.
Yazarın diğer yazıları:
GÖK KUBBEMİZ!
TA ARŞA ÇIKAR HER GECE ÂŞIKLARIN ÂHI!
GÜL MEVSİMİ!
ZÜBDE-İ ÂLEMSİN SEN!
Sebahattin BİLGİÇ
sebahattinbilgic@gmail.com