MEHMET AKİF ERSOY’U ANMA KONFERANSI
Öğretmenler Platformu tarafından düzenlenen ‘Mehmet Akif’i Anma Konferansı Yrd.Doç.Dr. Hüseyin SÜZEN beyin sunumu ile 27/12/2008 Cumartesi günü Saat: 19:30 Mimar Sinan Vakfı Balkan Kültür Merkezi Mimar Murat YILMAZ Konferans Salonunda gerçekleştirildi.
Edirne’de görev yapan öğretmenlerin entelektüel bir ortam oluşturup, şehrimizde kültürel ortamı canlandırmak amacı ile oluşturdukları ‘Öğretmenler Platformunun’ bu ayki faaliyeti olarak düşünülen; Mehmet Akif’i Anma Konferansı Serhat OCAK’ın selamlama konuşması ile başladı. Sayın Serhat OCAK konuşmasında;
Değerli Misafirler.
Mimar Sinan Vakfı Öğretmenler Platformunun düzenlediği güzel bir etkinlikte yine beraberiz. Çok şükür programladığımız gibi etkinliklerimiz sürmekte. Her ay bir etkinlik planlıyorduk ve şimdiye kadar eksiksiz her ay bir program yaptık. Allah utandırmasın bundan sonra da aksatmadan planladığımız gibi etkinliklerimiz devam edecektir. Ben katılan, katkıda bulunan bulunmayan, herkese çok teşekkür ediyorum.
Bu akşamki konumuz Mehmet Akif, çok az şaire nasip olacak bir coşkunluğu, milyonlara her dem yaşatan İstiklal Marşının yazarı Mehmet Akif. İnsanlar vardır, sadece yaşarlar tek amaçları hedonistçe bir mutluluktur. Tek düze sıradan bir hayat mutlu eder onları. İnsanlar vardır yaşarlar ama gerçekten yaşarlar. Beşerilikten insanlığa yükselir onlar. İnsan olmak hayata anlam katmasını bilmek, yüce bir ülkü uğruna yaşamaktır.
Bugün yaşamı beşer olarak değil, insan olarak algılayan çağına, çağımıza ışık saçan bir şahsiyeti anıyoruz. Mum gibi kendi eriyip çevresini aydınlatan bir şahsiyet, Türk milletine olan güven ve ümidini tek bir ocak kalsa da yitirmeyen Türk İstiklalinin büyük şairi Mehmet Akif Ersoy’un fikirlerini bizimle paylaşmak üzere sayın hocamız Hüseyin SÜZEN’i kürsüye davet ediyor, saygılarımı sunuyorum.
Yrd.Doç.Dr. Hüseyin SÜZEN Bey yapmış sunumunda; Mehmet Akif’i Türk Edebiyatında ve Milli mücadeledeki yeri ve Mehmet Akif’in düşünce ekseni ile ilgili bilgi vermiştir.
Konuşmasından kısa başlıklar;
Mehmet Akif’in zulmü alkışlayamam dediği bir şiiri vardır, Mehmet Akif’i daha iyi anlayabilmek için bu şiiri okumak gerekir. Bir de onun prensiplerini dile getiren iki mısra var, görev yaptığım yıllar içerisinde sınıflarımdaki muhataplarıma bilhassa ilk derslerde okuduğum ve ezberletmeye çalıştığım anlatmaya çalıştığım bu mısralar;
-Allah’a dayan, Say’a sarıl, Hikmete veya hükmüne ram ol,
-Var mıdır bilmiyorum başka çıkar yol.
Öyleyse fert olarak hayatta fert olarak, toplum olarak muhatap olabilmek için başarıya ulaşabilmek için huzura erebilmek için 3 şart varmış, Akif çok net bir şekilde söylüyor, Allah’a dayanmak, duvara veya şuraya falan değil, Allah’a dayan, Say’a sarıl; çalış arkadaş çalış, ikincisi de; çalışmak, hikmete veya hükmüne ram ol, evet burada iki manada geliyor, bu bir matbaa hatasından dolayı oluyor, Osmanlıca yazılışında tek nokta çift nokta vurgusu vardır burada tek nokta olduğu dile getiriliyor yani hükmü oluyor, Hükmüne ram ol sonucuna varıyoruz. Yani Allah’a dayandım, çalışıyorum da, başarı garanti, yok öyle bir şey, Allah isterse başarılı olacaksın, senin için hayırlısı ne ise o olacak, yollar budur bilmiyorum başka çıkar yol diyor, çünkü burada çalışmanın üzerinde ehemmiyetle durulmakta, çalışmazsan, durursan düşersin, düşen ezilir, ezilen ise hayat alanından ve tarih sahnesinden silinir.
Dinimiz Tevhid dinidir der Akif, birlik dinidir, bir olma dinidir, Namık Kemal mert olanlar, fert olmaktan korkmazlar der, milletler fert olmaktan korkmayan mertlerden teşekkül eden bir camiadır. Türk milleti böylesine bir millet olduğunu tarihi boyunca ispat etmiştir. İşte Malazgirt ve Babadağı, işte Kosova ve Niğbolu savaşları, işte İstanbul’un fethi, işte Mohaç seferleri, işte Plevne kahramanlıkları, işte Anafartalar ve Dumlupınar zaferleri Milli mücadele ve Mücadede ruhudur bu kahramanlıkları ve bu zaferleri sağlayan. Mehmet Akif işte bu ruhu, kaybolmaya yüz tutan bu ruhu canlandırmayı amaç edinmiştir. Bizi temin eden, sağlayan bu ruhtur. İstiklal marşında, Safahatta hepsi bu ruhu yeniden canlandırma çabasıdır, çalışmasıdır, gayretidir. Allah’a dayan, Say’a sarıl mısralarında dile getirirken de, çalışmayı, çabalamayı, gayretin de olması gerektiğini üzerine basa basa dile getirmektedir. Bu Mehmet Akif düsturu, yol haritası olmuştur hayatı boyunca.
Dönemin şairleri ve yazarlarında bir kaçış görebiliriz, Yahya Kemal kapağı Paris’e atıyor yıllarca Paris kahvelerinde vakit öldürüyor. Kimileri Manisalarda çiftliklere kapanıp gerçeklerden ve gerçek hayattan kaçtığını sanıyor, Mehmet Akif gök kubbeden yani vatanından hiçbir zaman ayrılmamış kaçmamıştır. Mehmet Akif yazım dili olarak diğer çağdaşlaşmacı olduklarını dile getiren edebiyatçı ve şairler gibi edebi dil yerine halkın dilini kullanmıştır, fakat biz yinede onu anlamakta zahmet çekiyoruz, bunun temelinde günlük yaşamda kullandığımız kelime haznemizin kıtlığıdır. 300-500 kelime ile anlamaya ve yaşamaya çalışıyoruz. 300-500 kelime ile bırakın ahiret, dünya bile kazanılamaz. Dilimizde kaybettiğimiz kelimeleri tekrar kazanmak mecburiyetindeyiz. Bu kelimeleri tekrar dilimize kazandırmamız şarttır çünkü; 300-500 kelime ile doğru ve hakikat anlaşılamaz, gerçek hakikat anlaşılamaz…..
Edirne Öğretmenler Platformu olarak Aralık ayı etkinliğimize katılımlarınızdan dolayı hepinize teşekkür eder bir sonraki etkinliğimizde görüşmek temennisi ile hepinize hayırlı günler dileriz…