Başkan Muhsin Bey’in Seçim çalışmaları için geldiği Edirne’de vakfımızı da ziyaret etmeye geleceğini öğrendik. Birçok gönüldaşı ile beraber geldi. Buyur ettik, salonumuzda karşılıklı koyu bir sohbet başladı.
Gözlerinin içi gülen her halinde samimiyeti göze çarpan, saygılı ve ilgili, ağabeycan bir yapıya sahip. Benim dikkatimi çeken partilileriyle bir genel başkan gibi değil abi kardeş gibi konuşması. Gönüldaşları ise yanında son derece rahat ama yine son derece saygılılar.
Ziyareti esnasında elim kaza sonrası basında sıkça tekrarlanan ‘’üşüyorum’’ şiirinden de anlaşılacağı gibi medrese-i yusuftan bahsedildi. Bir mektebe dönüştürmüş orayı.
Gençlik yıllarındaki mücadeleleri boyunca dini bilgilerini geliştiremediklerini bundan dolayı Kuran eğitimi aldıklarını, ilmihal eğitimi verdiklerini anlattı. Hatta yeni gelenlere ilk iş olarak ellerine gusül abdestinin yazılı olduğu kâğıdı tutuşturduklarını söyledi. Çünkü yaşlı başlı, hatta kariyer sahibi insanlardan bazılarının gusül abdesti almayı bilmediklerini, ama sormaya da utandıkları için biz gusül abdestinin yazılı olduğu kâğıdı verip medrese-i yusufiye eğitimini başlattık hep diye tebessümle anlattı.
Söz dönüp dolaşıp Mimar Sinan Vakfına ve menşeimize geldiğinde büyük bir muhabbetle Hocamızdan, Mahmut Esad Coşan’dan bahsetti. Birçok hatıram var ama en çok hoşuma giden Avustralya’daki hatıramı sizinle paylaşayım dedi:
İsmail Durak Ünlü ile beraber Avustralya’ya hocamızı ziyarete gittik. Bir programda beraber yan yana otururken Avustralya’da oturan bir gazeteci bana gelerek hoca efendiyle ilgili sorular sordu. Sonra Hoca Efendiye Muhsin Beyin partisini nasıl buluyorsunuz, partisine katılacak mısınız ve destekleyip desteklemediğine dair sorular sordu. Hoca Efendi’de Muhsin Bey sevdiğimiz bir kardeşimizdir dedi. Sonra aynı tip soruları bana ve Hoca Efendiye sormaya devam etti. Ama tavrı rencide ediciydi. Sonra biz o ortamdan ayrıldık başka bir ortama geçtik. O ortamda iken beni gazetecinin bağlı olduğu gazeteden telefonla arayıp; Muhsin Bey gazetecimizle ilgili şikâyetinizi keşke bize bildirseydiniz, biz onun işine son verirdik dedi. Tabi ben şaşırdım, ne olduğunu anlıyamadım. Ama karşımda bizim çocuklar ezilip büzülmeye başladı. Ne oldu diye sordum. Proğram çıkışında çocuklar gazeteciyi almışlar ve elinden makinesini alıp biraz da hırpalamışlar. O da genel merkezlerine durumu rapor etmiş. Hoca Efendi durumu öğrenince güldü ve dedi ki: “Muhsin Bey işte sizin en çok bu yönünüzü beğeniyorum. Peşin çalışıyorsunuz, veresiyeye bırakmıyorsunuz”.
Konuşmamız esnasında refah yol hükümetini yıkma çabalarında Rahmetli Hoca Efendi ile istişareler yaptığını ve hükümeti devam ettirebilmek için çok uğraştıklarından bahsetti. Biz Rahmetli Hoca Efendi’nin defaatle Muhsin Başkandan sitayişle bahsettiğine şahit olduk
Muhsin Başkan ”yalnız başına ümmet” tabiri vardır ya öyle etkisi olan bir insandı. Konuşması, tavrı, duruşu gündem ve etki oluşturan, ne diyeceği beklenen bir liderdi. Hele yirmi sekiz şubat sürecindeki erkek duruşunu unutmak mümkün değil.
Elim kaza bütün Türkiye’yi muhtaç olduğu sağduyuda birleştirdi. Muhsin Başkan, Yiğit Başkan, Dik Başkan Allah’tan sana rahmet diliyorum.
Yazarın diğer yazıları:
EDİRNE’DEN ŞAM’A-4.
ŞEHİTLERİMİZE ŞÜKRANLA…
EDİRNE’DEN ŞAM’A-3.
EDİRNE’DEN ŞAM’A-2.
Bu Makale ile ilgili Diğer Haberler:
MUHSİN YAZICIOĞLU VAKFIMIZI ZİYARET ETTİ.
Sebahattin BİLGİÇ
sebahattinbilgic@gmail.com