“Ah Nice Bir Uyursun”

       Her insan için takdir edilmiş bir ömür var. Bu ömür bazılarımız için kısa, bazılarımız için ise biraz daha uzundur. Fakat en uzun yaşayan insan daha da ömür ister. Seksen yıl, doksan yıl yaşamış bir kişiye “Ne anladın bu ömründen?” diye sorsanız, der ki, “Ah evladım, göz açıp kapayıncaya kadar çabucak geçti.”

HaberlerDuyurular

       Her insan için takdir edilmiş bir ömür var. Bu ömür bazılarımız için kısa, bazılarımız için ise biraz daha uzundur. Fakat en uzun yaşayan insan daha da ömür ister. Seksen yıl, doksan yıl yaşamış bir kişiye “Ne anladın bu ömründen?” diye sorsanız, der ki, “Ah evladım, göz açıp kapayıncaya kadar çabucak geçti.”

       Her insan için takdir edilmiş bir ömür var. Bu ömür bazılarımız için kısa, bazılarımız için ise biraz daha uzundur. Fakat en uzun yaşayan insan daha da ömür ister. Seksen yıl, doksan yıl yaşamış bir kişiye “Ne anladın bu ömründen?” diye sorsanız, der ki, “Ah evladım, göz açıp kapayıncaya kadar çabucak geçti.”

       Evet ömür çabucak geçiverir. Günlük hayatın meşgaleleri, ömrün tükendiğini ve tükettiğini bize unutturur. İmtihan için bu dünyaya teşrif eden insan, imtihan ediciyi unutuverir. Bir bakmışsın onlarca yıl geçmiş de hala yolun camiye uğramamış, hala gözün Kuran’a takılmamış, gönlün Hakk’a bağlanmamış, hala Allah Resulüne yabancı kalmışsın.

       Edepten uzak, sünnetten uzak, farzlardan uzak, Allah’ın dinini tanımayan bir hayat ne kadar boş ve boşa geçmiş bir hayattır. Efendimiz (sav) şöyle buyuruyor: “Nasıl yaşarsanız öyle ölürsünüz. Nasıl ölürseniz öyle haşr olunursunuz.” Ömrünü sünnetten, farzlardan, kısacası İslam’dan uzak geçiren insanın ölümü de Hakk’tan, imandan uzak olacak demek ki. Ya sonra ! Sonrasını Kuran-ı Kerim şöyle bildiriyor:

      “Onlar orada şöyle bağrışırlar.”Ey Rabbimiz! Bizi(buradan) çıkar da yapa geldiklerimizin dışında faydalı bir amel yapalım” (Allah cevap olarak şöyle diyecek) “Biz size düşünecek kimsenin düşünebileceği kadar bir ömür vermedik mi? Hem size peygamber de geldi. (Artık ) tadın bakalım (azabı). Zalimlere yardım edecek hiç  kimse yoktur.” (Fatır:37)
 
       Yunus Emre veciz bir şekilde gönüllerimize hitap etmiş ve uyarıda bulunmuş:

       Ah nice bir uyursun uyanmaz mısın,
       Göçtü kervan kaldık dağlar başında.
       Çağrışır tellallar inanmaz mısın,
       Göçtü kervan kaldık dağlar başında.

       Yunus sen bu dünyaya niye geldin,
       Gece gündüz Hakk’ı zikretsin dilin.
       Enbiyaya uğramaz ise yolun
       Göçtü kervan kaldık dağlar başında.

       O halde şu dünya hayatında ömrümüzü nurlandıralım, amelimizi çoğaltalım, yolumuzu Hakk’a yöneltelim. Kendi dinimize, kendi geleneklerimize, kendi kültürümüze yönelelim. Allah’ın bize lütfettiği nimetlere şükürde bulunalım.

       Efendimiz (sav)’in günlük hayatımıza anlam, gönlümüze neşe, toplumumuza huzur katacak şu hadisi şerifini kendimize düstur edinelim:

       Kim ilimden bir harf öğrenirse Allah elbette onu affeder,
       Kim Allah için bir dost edinirse Allah onu affeder,
       Kim abdestli olarak uyursa Allah onu affeder,
       Kim din kardeşinin yüzüne (sevgiyle) bakarsa Allah onu affeder,
       Kim de bir işe başlarken besmele ile başlarsa Allah onu affeder.

       Hep ilim peşinde koşalım. İlim bu gün bizim en yitik malımız. Biz ilmi kaybettik hedeflerimiz şaştı. Hakim değil, güdülen konumuna geçtik. Bugün dünya devletlerinde ve milletlerinde bir sözümüz geçiyorsa hala eski günlerimizin hatırına geçiyor. Halbuki Allah Teala Kuran’ında: “Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu?” (Zümer:9 ) diye bildiriyor.
 
       Şüphesiz gerçek ilim Hakk ilmidir. Önce müslüman dinini iyi bilecek, İslam anlayışını, İslam ferasetini kazanacak. Okuduğu diğer ilimleri İslam anlayışıyla okuyacak, İslam süzgecinden geçirecek. Çünkü Kuran-ı Kerim’de Alak suresinde ilk inen ayeti kerimelerde okumamızı, ama Allah’ın adıyla okumamızı bize emrediyor. “Yaratan Rabbinin adıyla oku.” (Alak:1)

       Yukarıdaki hadis-i şerifte güzel bir düstur da şudur: Allah için dostlar, kardeşler, sırdaşlar edinmek. Yani bizi hatalara, günahlara sürükleyecek dostlar değil, hatalarımızı düzeltecek, bizi Hakk’a yöneltecek dostlar.Yani ahirette beraber olmayı tercih edeceğimiz dostlar. Çünkü Efendimiz(s.a.v) “Kişi (cennet veya cehennemde) sevdiğiyle beraberdir” buyuruyor.
 
       Ve dostlarımıza din kardeşlerimize sevgiyle, muhabbetle nazar edelim. Bu toplumumuzda kaynaşma vesilesidir, huzur vesilesidir. Sevgiyle bakabilmek, kimsenin kusurunu görmemek demektir. Sevgiyle bakabilmek yüzlerdeki Cemalullah’ı müşahede etmektir.
 
       Sevgiyle bakabilmek aynı zamanda dinimizin kolay sevap kazanma yollarındandır .Sevgi ve hürmetle bakılan beş bakış, Müslüman’a sevap kazandırır: Kabe’ye bakmak, anne babaya bakmak, Kuran’a bakmak, din kardeşine bakmak ve alimlere bakmak.

       O halde gözlerimizden ve gönüllerimizden perdeleri kaldıralım, sevgimizi paylaşalım. Zira sevgiler paylaştıkça çoğalır.

 

Yazarın diğer yazıları:

EY SEVGİLİ !
BEN BİR TEHDİT MİYİM?
HOCAM SEN GİTTİN ALEM GİTTİ !
KİTAP YÜKLÜ MERKEP OLMAK !

 

 

Sebahattin BİLGİÇ
sebahattinbilgic@gmail.com

Edirne Mimar Sinan Vakfı

Takip Edin...

Haber & Duyuru

Sohbetler

Soru & Cevap

Sohbet Takvimi