Korkmaniza Gerek Yok !



Malum ülkemizin gündeminde referandum var.  Televizyon kanallarında ateşli tartışmalar, gazetelerde hararetli köşe yazıları var. Ha bire konuşuluyor, ha bire yazılıyor. Referandum önemli bir mesele, önemli bir gündem. Tabiî ki çokça konuşulmalı ve çokça yazılmalı.

Ama bazı zevatı dinledikçe ve okudukça doğrusu ne diyeceğimi şaşırıyorum. Akıl tutulması mı demeli yoksa inadına tarafgirlik mi demeli bilemiyorum.

HaberlerDuyurular



Malum ülkemizin gündeminde referandum var.  Televizyon kanallarında ateşli tartışmalar, gazetelerde hararetli köşe yazıları var. Ha bire konuşuluyor, ha bire yazılıyor. Referandum önemli bir mesele, önemli bir gündem. Tabiî ki çokça konuşulmalı ve çokça yazılmalı.

Ama bazı zevatı dinledikçe ve okudukça doğrusu ne diyeceğimi şaşırıyorum. Akıl tutulması mı demeli yoksa inadına tarafgirlik mi demeli bilemiyorum.

Malum ülkemizin gündeminde referandum var.  Televizyon kanallarında ateşli tartışmalar, gazetelerde hararetli köşe yazıları var. Ha bire konuşuluyor, ha bire yazılıyor. Referandum önemli bir mesele, önemli bir gündem. Tabiî ki çokça konuşulmalı ve çokça yazılmalı.

Ama bazı zevatı dinledikçe ve okudukça doğrusu ne diyeceğimi şaşırıyorum. Akıl tutulması mı demeli yoksa inadına tarafgirlik mi demeli bilemiyorum.

Memleketimizde bol kaymaklı, bol pastalı mutlu bir topluluk var. Bu topluluğun içine bazı kurumlar da girebiliyor. Hani bir tabir vardır: “Kerameti kendinden menkul” diye. Dayanakları da çevreleri de, referansları da yine kendileri. Körler sağırlar, bir birini ağırlar misali. Bu kaymaklı insanlar kendileri için bir dünya kurmuş, bir sistem oluşturmuşlar. Özel lokalleri, devam ettikleri özel restoranları, özel dernekleri, özel yazlık siteleri var. Kısaca her şeyleri özel. Hatta bu özel dünyaları son derece korunaklı da.

Kendileri de güya son derece özel ve seçilmiş insanlar olduklarından diğer zevata düşünemez, yaşamasını bilmez, taşralı birer köylü olarak bakıyorlar ve bu taşralıların yönlendirilmeleri ve yönetilmeleri gerektiğini düşünüyorlar. Millet onlar içindir, onlarsa kendileri için.  Mesela bu köylü insanlar cumhurbaşkanını seçemezler çünkü sandıkta doğru karar vermeleri mümkün değildir.

Kaymaklıgiller şimdilerde büyük şaşkınlık ve çaresizlik içinde olmalılar ki ne yapacaklarını, ne diyeceklerini şaşırmış durumdalar. Kimisi referandumda “evet” çok çıkarsa kafama sıkar giderim diyor, kimisi ülkeyi mollalara teslim ediyoruz diyor, kimisi yaşam alanımız daralıyor diyor, kimisi de son sığınacak kalemiz de (hsyk) elimizden gidiyor diye feveran ediyor…

Ben bunların hezeyanlarına en iyimserlikle zavallılık diye yaklaşıyorum. Zavallılar.  Bu zavallılar, özgürce yaşam hakkı tanımadıkları kendi tabirleriyle bidon kafalı taşralıların, ellerine imkan geçince kendilerine de hayat hakkı tanımayacaklarını zannediyorlar. Anladığım kadarıyla bütün korkuları bu. Yıllardır duymaz mıyız, içkiyi yasaklayacaklar, eğlenceyi yasaklayacaklar, dört kadınla evlenmeyi getirecekler… vs. diye.

Halbuki bu insanlar bir şey istemiyor. İstedikleri tek şey var. Herkese adalet.

Benim anlamadığım bir şey de şu. Vatan için millet, için böyle yapıyorum diye ortaya çıkmak. Vatan, millet adına yapınca hukuk, adalet önem arz etmiyor bazılarında. Vatanı sevmek onların hakkı sadece. Yahu sokakta kimi tutup,  vatanını milletini seviyor musun diye sorsanız, sevmeyen bir tek insana rastlayamazsınız.  Ama sorun başkalarının adına daha çok sevmek. 

Demirel’in sık söylediği  bir söz vardır. “keser döner sap döner, bir gün gelir hesap döner.”  Devran döndü, dönmeye de devam ediyor. Artık kralın çıplak olduğu herkes tarafından görülüyor ve biliniyor.  Ama endişe edilmesine gerek yok. Toplum bir birine son derece saygı ve sevgi besliyor. Kaymaklı tabaka herkes gibi eşit konuma gelirse kısmen bozdukları sevgi ve saygı ortamı da süratle düzelecektir.

Sebahattin BİLGİÇ

sebahattin@habername.com

 

 

Edirne Mimar Sinan Vakfı

Takip Edin...

Haber & Duyuru

Sohbetler

Soru & Cevap

Sohbet Takvimi