M. Zâhid Kotku (R.A.)’I Yad Ederken

        ALİMİN ÖLÜMÜ

        Bir 13 Kasım günü öğrenci evi olarak kiraladığımız evimden çıkıp, okuluma doğru giderken gazete bayiinde unutamadığım başlık gözüme çarptı. Dikildim ve Tercüman Gazetesindeki o punto manşeti okudum.
‘’Alimin ölümü alemin ölümü gibidir.’’

        Ayvacık İmam Hatip Lisesi lise birinci sınıf öğrencisiydim. 12 Eylül ihtilali yeni olmuş, sokakları tutan askerlerin imam hatipli olduğumuzdan dolayı önlerinden geçerken sataşmalarına uğradığımız, tedirgin ama gururla okulumuza gidip geldiğimiz günlerin gölgesi henüz üzerimizde.

HaberlerDuyurular

        ALİMİN ÖLÜMÜ

        Bir 13 Kasım günü öğrenci evi olarak kiraladığımız evimden çıkıp, okuluma doğru giderken gazete bayiinde unutamadığım başlık gözüme çarptı. Dikildim ve Tercüman Gazetesindeki o punto manşeti okudum.
‘’Alimin ölümü alemin ölümü gibidir.’’

        Ayvacık İmam Hatip Lisesi lise birinci sınıf öğrencisiydim. 12 Eylül ihtilali yeni olmuş, sokakları tutan askerlerin imam hatipli olduğumuzdan dolayı önlerinden geçerken sataşmalarına uğradığımız, tedirgin ama gururla okulumuza gidip geldiğimiz günlerin gölgesi henüz üzerimizde.

        ALİMİN ÖLÜMÜ

        Bir 13 Kasım günü öğrenci evi olarak kiraladığımız evimden çıkıp, okuluma doğru giderken gazete bayiinde unutamadığım başlık gözüme çarptı. Dikildim ve Tercüman Gazetesindeki o punto manşeti okudum.
‘’Alimin ölümü alemin ölümü gibidir.’’

        Ayvacık İmam Hatip Lisesi lise birinci sınıf öğrencisiydim. 12 Eylül ihtilali yeni olmuş, sokakları tutan askerlerin imam hatipli olduğumuzdan dolayı önlerinden geçerken sataşmalarına uğradığımız, tedirgin ama gururla okulumuza gidip geldiğimiz günlerin gölgesi henüz üzerimizde.

        Ben o gün anladım ki; hiç görmediğim, hiç sesini işitmediğim ama hocam, rehberim olarak kabul ettiğim O mübarek zat, Allah’ın veli kulu sevimli ‘’hoca dede’’ aramızdan ayrılmıştı. Orta ikinci sınıfta tanımak ve talebesi olmakla şeref duyduğum Muhterem Hasan Gümüş hocamız kendisinin de hocası olan Mehmet Efendiyi belletmişti bize. “Büyük Hocamız” derdik Mehmet Efendiye aramızda grup oluşturduğumuz arkadaşlarla.

        Sonraki yıllarda Rahmetli Mehmet Efendiyi yine Rahmetli Esad Efendinin  o tatlı sohbetlerinde çok dinledik. Dinledikçe gönlümüzde büyüdü, yolumuzu aydınlattı. Kitaplarını okudum bir çok ihvanım gibi; tasavvufi terbiyeyi, tevazuyu, edebi, halk içinde Hakla beraber olmayı, ilmin ve alimin önemini ve müesseseleşmenin, organize olmanın gereğini kavradım.

        Hep Hoca Efendinin tavsiyeleri doğrultusunda kurulan müesseselerde oldum, görünmeyen üniversiteden mezun olmuş değerli ağabeylerin elinde, değerli hocalarımızın  gözetiminde oldum öğrencilik yıllarım boyunca. Hayat boyunca yitirilmeyecek dostluklar, kardeşlikler kazandım, nice neşeler gördüm, nice gayretlere şahit oldum.

        Müesseseler bünyesinde oluşturulan süreli yayınlarla ve basılan kitaplarla memleketim insanının ilim ve irfan hayatına ne büyük katkılarda bulunulduğunu gördüm ve memleketin idaresine katkı sağlayan nice ağabeylerimizi tanıma onlarla beraber programlar üretme bahtiyarlığına erdim. Gezdikçe gördüm ki; nice içinde cıvıl cıvıl kuşların ötüştüğü, buram buram çiçeklerin koktuğu “Kotku Ormanları” oluşturulmuş, nice içinde “Hu” denilen, secdeye varılan Mehmet Zahid Koktu Camileri inşa edilmiş…

        Allah kullarına ders vermek isteyince iyi kullarını aralarından çekip kendi katına alır. Süleyman Çelebi bu durumu zıddıyla şöyle dile getirir. ‘gerçi yanlış söyleyenler çok durur.’ Onlar sevdiklerine güle oynaya giderken sığınacak liman arayanlar şaşkın, gözü yaşlı kalırlar arkada. Bir alim ölür ama onunla beraber aslında bir alem ölmüştür.

Sebahattin BİLGİÇ

Edirne Mimar Sinan Vakfı

Takip Edin...

Haber & Duyuru

Sohbetler

Soru & Cevap

Sohbet Takvimi