EDİRNE MİMAR SİNAN VAKFI
"Mülkün Gerçek Sahibi Yaratıcısıdır"
Yaratıcı, mülkün yönetimini geçici sürelerle insanlara bırakmıştır. İnsanların kendilerine tahsis edilen mülkü kişisel mülk olmaktan çıkararak, yararını mahlükata bağışlamalarına vakıf denir. Vakfın mülkiyeti Cenab-ı Allah’a, yararı mahlûkata aittir. Vakıf diğergamlıktır. Vakıf merhamettir. Vakıf şefkattir. Vakıf paylaşmadır. Vakıf hizmettir. Şu bir gerçektir ki; merhamet edene merhamet edilir, derde merhem olanın derdine merhem olunur, şefkat edene şefkat edilir, hizmet edene hizmet edilir.
Eğitim Faliyetleri
Vakfımızın düzenlemiş olduğu eğitim faliyetlerinden haberdar olabilirsiniz.
Sosyal Faliyetler
Edirne Mimar Sinan Vakfı olarak düzenlediğimiz sosyal faliyetlere katılabilir bizlere destek olabilirsiniz.
Duyuru& Haber
Vakfımızla ilgili haber ve duyuruları buradan takip edebilirsiniz.
EDİRNE MİMAR SİNAN VAKFI KURUCULARI ADINA
Medeniyetimizin kutup yıldızları vardır. Edebiyatta, sanatta, ilimde, tefekkürde, hukukta, siyasette kutup yıldızlarımız… Vakıf eserlerimizin inşasında kutup yıldızımız ise Mimar Sinan’ dır. Bundan dolayı vakfımızın adını Mimar Sinan koyduk. Mimar Sinan Edirne’ dedir. Mimar Sinan İstanbul’dadır. Mimar Sinan Anadolu’dadır. Mimar Sinan Afrika’dadır, Balkanlar’dadır. Mimar Sinan bizim coğrafyamızın her yerindedir.
Hasan GÜMÜŞ
Hoca Efendim -4
Sabah namazını kılmak üzere günlerce uğraşıp mescid haline getirdiğimiz mahallede ki lokale gittim. O sıralar uzun süredir bir fabrikada çalışıyordum. Hoca Efendi İsveç’e yeni gelmişlerdi. Mescidi açtım ve Hoca Efendinin gelmesini beklemeye başladım. Hoca Efendi geldiler, sünnetler kılındı, sıra farza gelince ben içimden Hoca Efendi şimdi bana dönecek müezzinlik yap diyecek. Aynen öyle oldu döndüler ve ‘kamet getir’ dediler. Ertesi sabah ben yine içimden bu sabah Hoca Efendi namazı bana kıldırtır dedim. Döndüler ve bana namazı kıldır dediler. Ondan sonraki sabahlarda da hep ben kıldırdım. Namazın akabinde yapılan sohbetlerde ben bir kaç gün Hoca Efendiyle hep gönlümden konuştum. Arkadaşlara bu durumu söyleyince maalesef bu durum kesiliverdi.
Hoca Efendim-3
Çanakkale’de vakıf ve dernek işlerini deruhte ederken 28 Şubat sürecinde tabi ki şartlarda bozulmalar oldu. Acaba ne yapabilirim çareleri ararken tekrar öğretmenliğe dönmek veya İsveç’ten yapılan daveti istişare etmek üzere Rahmetli Hoca Efendiyi aradım. Kendileri o sıralar Avustralya’daydı. Telefonda durumumu arz etim. İsveç’e gitmemi emir buyurmaları üzerine ; ‘Efendim müsaade ederseniz Türkiye’de kalayım oraya gitmek istemiyorum’ dedim. Kızdılar ‘sen oraya gideceksin ’dediler. Bunun üzerine gemileri yaktık tası tarağı toplayıp çoluk çocuk her tarafın karlarla kaplı olduğu bir günde Stockholm’e vardık ve evimize yerleştik. Tabi çekenler bilir gurbet hele çoluk çocuk da olunca hiç kolay değildir. Çocukların oraya varmayla nasıl çaresizleştiğini, okulda nasıl donuk donuk bakıştıklarını hatırladıkça içim sızlar.
Hoca Efendim-2
Stockholm’de görev yaptığım camide sabah namazını rahmetli Hoca Efendiyle beraber kıldıktan sonra her sabah yaptığımız gibi kahvaltı yaptık. Allah selamet versin ekmek fabrikası ve satış yerleri olan Mustafa Tümtürk kardeşimin o her çeşit harika ekmeklerini anmadan geçmek olmaz. Hazırlanan mütevazı kahvaltı sofrasında muhabbet edilir, karşılıklı konuşulurdu.
O sıralar misafir olarak bulunan ve memleketi Kulu’ da esnaflık yapan Mehmet Amca da namaza ve sofraya iştirak ederdi. Hoca Efendi Mehmet Amca’ya dedi ki; ‘bir insan için en vazgeçilmez nedir bilir misin?’ Ve arkasından eklediler. ‘Bir insan için havadan da, sudan da yemeden içmeden de anadan babadan da önemli ihtiyaç hocadır. Zira ana baba insanın dünyası için uğraşır ama hocalar ahiretini kurtarmak için uğraşır…’
Hoca Efendim-1
İmam Hatip lisesi son sınıfta okurken Hasan Gümüş Hocamın rehberliğinde üç kişi Edirne otobüsüyle İstanbul’a hareket etmiştik. Heyecanlıydım çünkü o ana kadar görmediğim Rahmetli Hocamızın sohbetine gidiyorduk. İskender Paşa camiine vardığımızda müthiş bir kalabalıkla karşılaştık. Biz erken varmanın avantajıyla caminin içinde yerimizi aldık.
Namazın akabinde Hoca Efendi vaaz vermek üzere kürsüye çıktığında cami daha da doldu. Cemaat bulabildiği iki karış yere oturabilmek için yarış edip, diz üstü vaziyette, başlar gönüllerinin üzerine düşmüş, huşu içinde ağlayarak vaazı dinleyip hatmeye katıldı. O hatme müthiş bir hazdı. Sonrasında defaatle aynı ortamları paylaştık Hocamızla ve ihvan kardeşlerimizle. Allah vesile olanlardan razı olsun. Ben hayatımın en önemli nasibi olarak görmüşümdür Hocamızı tanımayı ve kabul ettilerse müridi olmayı.
Namaza Dair Bir Soru
Soru: Selamün aleyküm hocam. Namaza sonradan yetişen bir kişi namazını nasıl tamamlar .
Mesela dört rekatlik bir namazın dördüncü rekatında yetişirse hangi sureleri okuyarak namazını tamamlar.
Cevap: İmamla birlikte namaza başlamayan, ikinci, üçüncü veya dördüncü rekatlarda imama uyan kimseye mesbuk denir. Mesbuk ile ilgili ilmihal kitaplarında tafsilatlı açıklamalar vardır. Biz burada mesbuk ile ilgili genel kuralları bildireceğiz.
Yahya Kemal’in Rüzgarıyla Duyuşlar Ve Düşünceler
“Anadolu’nun Rüzgarıyla İstanbul’da Evini Bulan Şair: Yahya Kemal”
Yahya Kemal Beyatlı’nın ölümünün 50. yılı dolayısıyla Rumeli Gençlik Grubu tarafından düzenlenen Yahya Kemal’in Rüzgarıyle Düşünceler ve Duyuşlar konulu panel 17 Ocak 2009 cumartesi günü Balkan Kültür Merkezi Mimar Murat Yılmaz Konferans Salonunda gerçekleştirildi. Programa yeni yayınlanan aynı isimli kitabın yazarı Mimar Sinan Üniversitesinden emekli Prof. Dr. Sadettin Ökten, Fatih Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Ersin Nazif Gürdoğan ve Trakya Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Duymaz konuşmacı olarak katıldı.
EDİRNE MİMAR SİNAN VAKFI
BİZE YAZIN
ADRES
+90 ( 284 ) 213 06 03
bilgi@mimarsinanvakfi.org