Alevilik Ve Şiilik

Soru: Alevilik ve Şiilik hakkinda fazla bir bilgim yok..beni aydinlatirsaniz sevinirim.
Cevap:
Önce Şiîlikle Alevîlik’in, bugün sosyolojik mânâda birbirinden farklı şeyler olduğunu söyleyelim. Şia kelimesi taraftar, yardımcılar ve tâbiler anlamına gelen Arapça bir kelimedir. Alevî de Ali taraftarı manasınadır. Şiîlik Hz. Ali taraftarı gözükerek tarih sahnesine çıkmış, siyâsî, itikâdî, amelî bir oluşumdur. Kendi aralarında bir çok versiyonları vardır. Gulât denilen kesimi, Hz. Peygamber’i tanımamaktan tutunuz, Hz. Ali’ye ilahlık izafe edecek noktalara kadar varırlar. Suriye yöneticilerinin inançları bu açıdan gulâttır. İslâm akidelerine tamamen zıddır. Şii zümreler arasında en mutedil sayılanlar ise Caferilerdir. Bunlar amelde İmam Cafer Sadık hazretlerinin yolunu takip ederler. Bu günkü İran genel olarak bu çizgidedir. Sünni çizgi ile bunların ayrıldıkları noktalar itikadi meseleler değildir. Müslümanlardır. Fark daha çok siyasi (hilafet-imamet) ve ameli boyutlardadır.

HaberlerDuyurular

Soru: Alevilik ve Şiilik hakkinda fazla bir bilgim yok..beni aydinlatirsaniz sevinirim.
Cevap:
Önce Şiîlikle Alevîlik’in, bugün sosyolojik mânâda birbirinden farklı şeyler olduğunu söyleyelim. Şia kelimesi taraftar, yardımcılar ve tâbiler anlamına gelen Arapça bir kelimedir. Alevî de Ali taraftarı manasınadır. Şiîlik Hz. Ali taraftarı gözükerek tarih sahnesine çıkmış, siyâsî, itikâdî, amelî bir oluşumdur. Kendi aralarında bir çok versiyonları vardır. Gulât denilen kesimi, Hz. Peygamber’i tanımamaktan tutunuz, Hz. Ali’ye ilahlık izafe edecek noktalara kadar varırlar. Suriye yöneticilerinin inançları bu açıdan gulâttır. İslâm akidelerine tamamen zıddır. Şii zümreler arasında en mutedil sayılanlar ise Caferilerdir. Bunlar amelde İmam Cafer Sadık hazretlerinin yolunu takip ederler. Bu günkü İran genel olarak bu çizgidedir. Sünni çizgi ile bunların ayrıldıkları noktalar itikadi meseleler değildir. Müslümanlardır. Fark daha çok siyasi (hilafet-imamet) ve ameli boyutlardadır.

Soru: Alevilik ve Şiilik hakkinda fazla bir bilgim yok..beni aydinlatirsaniz sevinirim.
Cevap:
Önce Şiîlikle Alevîlik’in, bugün sosyolojik mânâda birbirinden farklı şeyler olduğunu söyleyelim. Şia kelimesi taraftar, yardımcılar ve tâbiler anlamına gelen Arapça bir kelimedir. Alevî de Ali taraftarı manasınadır. Şiîlik Hz. Ali taraftarı gözükerek tarih sahnesine çıkmış, siyâsî, itikâdî, amelî bir oluşumdur. Kendi aralarında bir çok versiyonları vardır. Gulât denilen kesimi, Hz. Peygamber’i tanımamaktan tutunuz, Hz. Ali’ye ilahlık izafe edecek noktalara kadar varırlar. Suriye yöneticilerinin inançları bu açıdan gulâttır. İslâm akidelerine tamamen zıddır. Şii zümreler arasında en mutedil sayılanlar ise Caferilerdir. Bunlar amelde İmam Cafer Sadık hazretlerinin yolunu takip ederler. Bu günkü İran genel olarak bu çizgidedir. Sünni çizgi ile bunların ayrıldıkları noktalar itikadi meseleler değildir. Müslümanlardır. Fark daha çok siyasi (hilafet-imamet) ve ameli boyutlardadır.

Şii müslümanların gayretleriyle ihtida etmiş olan müslümanlara karşı tavrımız diğer müslümanlara karşı olduğundan farklı olmamalıdır. İhtilaf alanlarını gündeme getirmekten kaçınarak ortak alanlarımız üzerinde bir münasebet çizgisi devam ettirmek gerekir. Fakat ilişkilerin boyutuna göre şu ana tema üzerinde durmak yerinde olur:

Bir benzetme yapacak olursak, nasıl ki Hıristiyanlar Hz. İsa’yı ilahlaştırıyorlar bizim Peygamberimiz’i tanımıyorlar ve biz de Hz. İsa’yı tanıyor ve seviyorsak. Şiiler de Hz. Ali’yi diğer sahabilerden daha faziletli görüyorlar. Hz. Ebubekir ve diğer halifelerin halifeliği Hz. Ali’den, onun hakkı olduğu halde gasbettiklerini ifade ediyorlar. Hz. Ali’nin soyundan gelen 12 İmam’ın da yönetici oldukları, sonuncusunun kayıp olduğu ve sonradan ortaya çıkacağını beyan ediyorlar.

Eğer diğer sahabiler hakkında ileri geri konuşmalarda bulunuyorlarsa, bizim Hz. Ali’yi ne kadar sevip başımıza taç yaptığımız anlatılır. Diğer bütün sahabilerin de Hz. Peygamber’in zor zamanlarında yanında bulunmuş, İslam Dini’ni yaymış güzide insanlar olduklarını anlatalım. Sahabe hakkında önemli bir söz vardır, ‘onlar kılıçlarıylarını kana buladılar, biz de onların gıybetini yaparak dillerimizi kana bulamayalım’ diye. Onları sevip saymak bizim borcumuzdur, diyerek hayatlarını anlatmaya çalışalım.
Burada farklılıklarımızı anlatmak çok güç ancak şu kitapları tavsiye edebiliriz:

Muhammed Ebu Zehra’nın İslam’da İtikadi Mezhebler Tarihi,
Hayati Ülkü’nün İslam Mezhebleri Tarihi.

Alevilik deyince bugün çağrışım yapan, Türkiye’de, onbeşinci yüzyıldan sonra İran Safevileri tarafından körüklenerek Osmanlı topraklarında oluşmuş eski Türk gelenekleriyle bazı şii unsurların birleşmesiyle oluşmuş sosyolojik bir vakıadır. Bunlar her ne kadar Hz. Ali’yi sevip saydıklarını söyleseler de gerçekte onunla alakaları yoktur. Ancak biz Hz. Ali sevgisini işleyerek onlara da gerçek Ali’yi ve öğretilerini tanıtmalıyız. Onun yolunda gitmelerini tavsiye etmeliyiz.

Bu hususta tavsiye edeceğimiz kitap;

Prof. Dr. Ethem Ruhi Fığlalı’nın Türkiye’de Alevilik ve Bektaşilik isimli eseridir. 

Edirne Mimar Sinan Vakfı

Takip Edin...

Haber & Duyuru

Sohbetler

Soru & Cevap

Sohbet Takvimi