Haz 19, 2009 | Makaleler
Uzun yıllardan sonra ilk defa bu eğitim öğretim döneminde bir lisede derse girdim. Yazılı zamanı geldiğinde müfredatta olmamasına rağmen üst sınıflara kelime-i şahadeti ve gusül abdestini soracağımı söyledim. Yazılı kâğıtlarını okuduğumda gördüm ki; on yedi, on sekiz yaşındaki sınıfın yarısı kelime-i şahadeti ve gusül abdestinin alınışını yazamamış.
Geçen günlerde Rahmetli Ali Ulvi Kurucu’nun hatıralarını okurken kendisiyle ilgili şöyle bir hatıradan bahsediyor. Konya’da ilkokula giderken dedesi Veyis Efendi okulunun önünden geçmiş de çocukların okul bahçesinde kızlı erkekli oynaştıklarını görmüş.
Haz 9, 2009 | Makaleler
Sizi hiç boz kırlar, uçsuz bucaksız ovalar, bağrında yeşilin tonlarını barındıran dağlar, ufkuna baktıkça iç açan denizler, kıvrım kıvrım akan şen nehirler kendine çeker mi?
Ya buruşuk yüzlü nasırlı elli, secde alınlı memleket insanına hasret duyar mısınız? Ya da ecdadın emanet bıraktığı medeniyetimizi yansıtan muhteşem eserler size nasıl seslenir? Hele gönlü büyük, sofrası açık dost eller, dost gönüller, dost gözler hasretiniz midir?
May 9, 2009 | Makaleler
Tarih kokan, baktığınız her yönde tarihi yansıtan, tarihin canlandığı bir şehirde bulunmak veya böyle bir şehri ziyaret etmek tarifsiz bir haz verir medeniyet düşkünlerine. Eserlerde her türlü incelik ve zarafetin ve ruh güzelliklerinin yaşatıldığı ve nice zarif, bey efendi insanların gelip geçtiği caddelerde dolaşmak sizi geçmişinize götürür.
Dedelerimiz şanslı insanlardı. Kendi gök kubbelerini ören medeniyetlerini bir bölümü harabeye dönmüş de olsalar tanıma imkânı buldular. Kendi gök kubbelerini aşk ve şevkle ören değerli büyüklerinin terbiyesine ulaştılar.
Nis 25, 2009 | Makaleler
Ruhum sana âşık sana hayrandır Efendim,
Bir ben değil âlem sana hayrandır Efendim.
.
.
Aşkınla buhurdan gibi tütmekte bu kalbim,
Sensiz bana cennet bile hicrandır Efendim…
Ali Ulvi KURUCU
Nis 18, 2009 | Makaleler
Toprak bağrındaki cevheri güzeller güzeli renkleriyle dışına saldı. Ağaçlar önce renk renk çiçeklerini gösterdi, sonra yaprağa durdu. Kuru dallardan sonra ağaçlardaki bu neşeyi görenler “subhanallah” dediler gönüller dolusu.
Nisan ayının yağmur bulutları rahmet olup damla damla toprağa serpildi. Toprak rahmet kokularıyla ıslattıkça, mest etti mahlûkatı. Suya düşen nisan yağmuru midyenin haznesinde inci oldu. Çiçekler neşeyle gülümserken kuşlar cıvıl cıvıl ötüştüler.
Son yorumlar