Mar 8, 2009 | Makaleler
Şam’a gece ulaşmıştık. Ertesi gün, kendi mahallemizden başladık gezintiye. Kasyun Dağı’nın eteklerinden kendimizi aşağı doğru saldık. İlk durağımız Ebunnur İslam Merkezi. Merkezin çevresi kız-erkek mütebessim öğrencilerle dolu. Dünyanın her tarafından gelen bu öğrenciler hem Arapça hem de dini eğitim almak için burayı tercih etmişler.
Merkezde Arapça kursu alan bir öğrenci, kendi eğitim sınıfında altmış beş yaşında Malezyalı bir hanım efendinin olduğundan bahsetti. Mescid de ve Ebunnur İslam Merkezi’nin her tarafında öbek öbek mütalaa yapan öğrencileri görmek mümkün.
Mar 5, 2009 | Makaleler
Sınıra yaklaştıkça insanı hem bir heyecan hem de derin bir düşünce kaplıyor. Yüz yıllarca beraber olduğumuz topraklara ayak basmanın heyecanı ve niçin ayrı düştüğümüz düşüncesi. Önceleri bir şehirden diğerine gider gibi gittiğimiz topraklara birçok kontrolden geçtikten sonra girebilmek oldukça hüzün verici.
Cilve gözünden Suriye’ye girmek kayalık dağların arasındaki yollardan girmek demek. Ama Suriye topraklarında ilerledikçe; ekili yemyeşil, verimli topraklarda ilerliyor, bol bol zeytin ağaçlarını ve Antep (Şam) fıstıklarını görüyorsun.
Şub 17, 2009 | Makaleler
Seyahatlerin en güzeli hiç şüphesiz ki kutsal belde Mekke ve Medine’ye yapılan seyahattir. 1989 yılında arkadaşlarla yapmış olduğumuz o yolculuk harikaydı. Üniversite öğrencileri olarak sanırım dört yıl arka arkaya umre yolculukları düzenlemiştik. 1988 yazında bütün bir yaz çalışarak biriktirmiş olduğum harçlıklarla hamdolsun yirmi beş arkadaşın arasına katılmıştım. Özel tuttuğumuz otobüste arkadaşlarımla beraber çölde ilerlerken;
Arayu arayu bulsam izini
İzinin tozuna sürsem yüzümü,
Hak nasip eylese görsem yüzünü,
Ya Muhammed canım arzular seni.
Şub 10, 2009 | Makaleler
4 Şubat 2001 sabahı hafta sonu yatılı kurs düzenlediğimiz çocukların başında kalırken saat 04.00 sularında Bayram Abi gelerek beni uyandırdı. Ağlamaklıydı. Hayırdır dediğimde ‘Hocamız Avustralya’da trafik kazasında vefat etmiş’!!! Bir an donup kaldığımı hatırlıyorum. ‘İnna lillahi ve inna ileyhi raciun’.
Gönüllere ateş düştü, haneleri hüzün kapladı, gözlerden yaşlar aktı, artık gemiler sığınacak limandan yoksun kalacak. Hocam diyerek çare arayanlar yasta! Ağızların tadını kaçıran ölüm bu sefer bütün alemleri öksüz bıraktı. Ta Avustralya’da meydana gelen elim kaza! her yerde meydana geldi. Ateş sadece düştüğü yeri yakmadı…
Şub 9, 2009 | Makaleler
Sabah namazını kılmak üzere günlerce uğraşıp mescid haline getirdiğimiz mahallede ki lokale gittim. O sıralar uzun süredir bir fabrikada çalışıyordum. Hoca Efendi İsveç’e yeni gelmişlerdi. Mescidi açtım ve Hoca Efendinin gelmesini beklemeye başladım. Hoca Efendi geldiler, sünnetler kılındı, sıra farza gelince ben içimden Hoca Efendi şimdi bana dönecek müezzinlik yap diyecek. Aynen öyle oldu döndüler ve ‘kamet getir’ dediler. Ertesi sabah ben yine içimden bu sabah Hoca Efendi namazı bana kıldırtır dedim. Döndüler ve bana namazı kıldır dediler. Ondan sonraki sabahlarda da hep ben kıldırdım. Namazın akabinde yapılan sohbetlerde ben bir kaç gün Hoca Efendiyle hep gönlümden konuştum. Arkadaşlara bu durumu söyleyince maalesef bu durum kesiliverdi.
Şub 6, 2009 | Makaleler
Çanakkale’de vakıf ve dernek işlerini deruhte ederken 28 Şubat sürecinde tabi ki şartlarda bozulmalar oldu. Acaba ne yapabilirim çareleri ararken tekrar öğretmenliğe dönmek veya İsveç’ten yapılan daveti istişare etmek üzere Rahmetli Hoca Efendiyi aradım. Kendileri o sıralar Avustralya’daydı. Telefonda durumumu arz etim. İsveç’e gitmemi emir buyurmaları üzerine ; ‘Efendim müsaade ederseniz Türkiye’de kalayım oraya gitmek istemiyorum’ dedim. Kızdılar ‘sen oraya gideceksin ’dediler. Bunun üzerine gemileri yaktık tası tarağı toplayıp çoluk çocuk her tarafın karlarla kaplı olduğu bir günde Stockholm’e vardık ve evimize yerleştik. Tabi çekenler bilir gurbet hele çoluk çocuk da olunca hiç kolay değildir. Çocukların oraya varmayla nasıl çaresizleştiğini, okulda nasıl donuk donuk bakıştıklarını hatırladıkça içim sızlar.
Son yorumlar